30 Ağustos 2009 Pazar

beni öylece bırakıp orta yerde
çekip gittiler zincirler koptu
asfaltın kenarında kalakaldım
şimdi işte yine bütün simetrilerim bozuldu biliyorsun
ayarım yok çalamam ben artık yine sana ey
ruh geldiysen klavyem, ekrana bişeyler yazsın
sabah sekizde trafiğe çıkamazsın aynısından işte yine
Şirin de yok hiç bi yerde şimdi iyi mi…
Biraz Yeşilçam sokaklarında gezecekmiş
Aradım onu 5G teknolojisi bir kafayla
70 li yılların türk filmlerine bile baktım
aradım bir fotoşopçu dükkanında
baktım bir dergiye kapak olmuş.
Dedim: “İlahi Şirin!..” gülümsedi azıcık.
“Kim çalıştı bunu?” diye sordum vitrine
Sonra yine anladım ki usanmamı istiyor bütün hüzünler benden
Yorulayım istiyor öğrenmekten kırmızı fiyaskoları
(Borsada yanan mucitizmir grabenlerinin derinliğinde sarhoş bekliyorsun ve senin orda hiç kimsenin olmadığını bildiğin bildiğin halde bekliyorsun merkez bankası müdahale etsin bari diye bekliyorsun. Gazetelerin civatası gevşemiş iyice, denizde boğuluyor bir çocuk gerilla sayın okuyucu, seyirciler lütfen alkışlayın bu sahnede, Lütfen daha çok açılım, lütfen demokratikim arttı, lütfen kaşa göze aldanmayın.)
renkkörleri hangi renkleri birbirine karıştırırdı
unuttuğumu anımsadım birden yine
beni öylece bırakıp orta yerde
çekip gittiler zincirler koptu bu ondan
giden kırmızı mıydı
ben miydim yeşil
yoksa ben mi kırmızıydım
giden mi yeşildi
unutmuşum
bu unutkanlık için
üstüme basıp geçti az önce bir şair
ibrelerim nasıl çatladı anlatamam sana sessizliğim
zamana maskaralık ilaçları yutturdum yalpalayınca
sevmek: “ilahi!...” demek sana, ilahi Şirin
aradığımda bulur bulmaz bi şeyyy diyecektim sadece ona
Bi şeyyyler söyle bana ya da ben bir şeyyy: Mesela;
“-Şeyyy, damda yürüyorum,
-Şeyyy, dama bir kedi gibi usulca,
-Şeyyy, damın uzağında bir kedi var okşanmayı umuyor.
-Şeyyy, damın üstünden bir kara kedi geçti” diyecektim. Saçını çek (Nazar kovuşu.)
-İçimde bir şeyyy var diyecektim, şeyyy diyecektim.
"Meleğim, biraz ölebilir miyim kollarında?" diyecektim.

17 Ağustos 2009 Pazartesi

Konu: sezen aksu-photoshop


sezen aksu bilse öğrense seni
sana şarkı yazardı hemen, benden önce
bu sisi hak etmiyorsun sen demeliydi…
yüzündeki felsefe yok bende neşeli kız demeliydi
icrası da zor çok zor olurdu o flu şarkının
bilse, dolaştığım tek portre resimsen gözlerimin uzaklarında diye
aslında bu bir delikanlının senin adınla yaptığı kolajıdır
fısıltısıdır sana en yakınında beslediği düşüdür.
stratejik bir yağmurdur gökyüzünden henüz devşirilmemiş,
emilmemiş bi su damlasıdır senin kıraç toprağına
biraz şeyyy gibi müzik gibi vazgeçilmez
bir tango yapalım seninle akşamında
saçlarına papatya çelengi asıp
bir elimde kitaplar
bir elimde hazırım gel seviş benimle tılsımı
aldım gözlerinden ve ruhunun beni ezim ezim ezdiği gülüşünden
öne sürme beni sakın çukurlara
düşerim iktidarlardan sıcaklığından senin
cehennemde sen yoksan bende gelmem sıkıntısı belki bu
sonra,
seni seçme özgürlüğünü sevdim ben
seçince alkışladım
dürbün istedim komşudan geleceğimize röntgen
maziye amnezi oldum senin ile
geçmişe sünger arsızçelik bulaşık makinesi
avuçlasam tutkusu bu belki
yüzünün deltasını öpsem diyerek sabahlamam
bilmez öldürdüğüm alnımdaki ter bilmez ruyalarımızı
canhıraş uykular bilmez ki kalmıyor gözüm sensiz uykularda
şad oluyorum topraklarında bu yüzden hasta
bulut oluyorum okyanuslarında bu yüzden dalgalıyım
anlıyor musun
sezen aksu bilse öğrense seni
sana şarkı yazardı benden önce
içinde bir davayı şarkı mahkemelerine taşırdı
halka zulüm ederdi sezen aksu notalarıyla
aşk faşizmdir demiş şimdilerde okuduğum küçük İskender
öyle ise faşizm sezen aksudur diyecek kadar kirleniyorsam
seni seviyorum şeyyy
daaaa
İyi geceler
Ve iyi geceler kafkaesk ruhumun molekülleri

4 Ağustos 2009 Salı

Bİ ŞEY

bi şeyyy söyleyecektim
şeyyy daaaa:
-gelir misin

gelirsen usulca öpeceğim.

ETME


Mevlana-Etme-YilmazErdogan

ETME

Duydum ki bizi bırakmaya azmediyorsun, etme.
Başka bir yar, başka bir dosta meylediyorsun, etme.

Ey ay, felek harab olmuş, ziyan olmuş senin için
Bizi öyle harab, öyle ziyan ediyorsun, etme.

Ey, makamı var ve yokun üstünde olan kişi
Sen varlık sahasını öyle terk ediyorsun, etme.

Sen yüz çevirecek olsan, ay kapkara olur gamdan
Sen ayın da evini yıkmayı kastediyorsun, etme.

Şekerliğinin içinde zehir olsa dokunmaz bize
Sen zehri o şeker, şekeri zehrediyorsun, etme.

Harama bulaşan gözüm, güzelliğinin hırsızı
Ey hırsızlığa da değen hırsızlık ediyorsun, etme

Aşıklarla başa çıkacak gücün yoksa eğer
Aşka öyleyse ne diye hayret ediyorsun, etme

İsyan et ey arkadaşım, söz söyleyecek an değil
Aşkın baygınlığıyla ne meşk ediyorsun, etme…
Mevlana

25 Temmuz 2009 Cumartesi

ŞEYYY NEDİR?

(şey demektir şey,
bir de şeyyy demektir şeyyy daaa!... O.E.)


Şey, felsefi bir kavramdır. Hiçbir zaman tam olarak çözülemeyecek olan bir kelimedir. Sırdır. Mistik İslam öğretisindeki sonsuzluk ve vahdet-i vücud kavramlarını bünyesinde bulundurur bu kavram. Zira şey; bir anlatıya göre, hiçbir şeydir, hiçbir şey olduğu için de her şeydir. Hiçlik kavramıyla arasındaki gizil bir bağıntı vardır dolayısıyla. Şüphesiz burada bahsettiğimiz hiçlik, Hayyam öğretisinde sonsuzluğa işaret eden hiçliktir. Yok oluşa işaret eden hiçlik değil.Yani bir anlamda sonsuzluğun bedeli hiçliktir.
"http://tr.wikipedia.org/wiki/%C5%9Eey" adresinden alındı.

şeyyy

ŞEYYY
şeyyy-
daaaaaaaaaaaaaaaaa!!!...
duyuyor musun?
orda mısın, ordasın
ama sen,
sen hangi iklimsin?
kutup nerde sen orda mısın...
soluğum kesilse burda mısın...



enteresan bi hikaye misin ruhum(uz)ak?
sana tezahürat edebilir miyim sevgili?
made in nokta nokta hangi ülkesin kalbime
metropol arsızı markasız adamdan
adı keçeli kalemle çizilmiş derin bir yara mısın

hani bana sandığından şikayetler
yırtılmış kağıtlarından ezgiler söylecektin yarın
kolumu örümcek ısırmış kadar acıyordum
sesini duymasaydım, ölecektim
'kaptan' diyecektim gemide çek beni deniz kenarına
düştüğüm uçurumları dövecek
kimliksiz kişiliksiz ilişkilerime konsantre olacak
düş kurup fobiler edinecektim
yoksayma cinayetleri işletecektim ruhhiyatıma
salak sevgililere acılı ketçap
ömrüme biraz fesleğen bi tutam tuz biber kezzap filan
kelebek ürkütme saatlerimi tam istediğim gibi boş suratlarla boyayacaktım

ve sonra sen saygıyla eğildin aşka,
referans şahane
bana şiir bahane.

biliyorum senin döktüğün mavi gözyaşlarını:
herşey tükendi dediğin anı duyuyorum,
sana 'bitti.' dediğin yerlerden geldim.
aforoz ettiğin hamamböceklerine geri dönüp bakmamış bile
muazzam sert bakışlarını gördüm, -önce sözlerinden.
pardon! 999 kere sana "dik dur" deyip duran "
"hay bu hayatın ben..." filminin kasting şirketine de
dava açacağını duydum, senin deyimin ile 'hissettim' sanki

ve seninle oynayabileceğimi hissettim bende
kasting yok, aracı kurum yok
kasıtlı olarak kendimi sana ihbar ediyorum
kendimi şimdi burda betimleyemeyeceğim üzgünüm
şeytan ile değil
şeyyy,
şeyyyda tanışmamız gerek
acil!...

yoksa bu iş:
prenseslik mertebesinde sufi arayış seremonisi
olur yoksa hem de bir budistin nirvana fiyaskosu








resim adı: mısır prensesi/eser: makarevich
22TEMMUZGECESİMISIRYİYENZOMBİLER
YADAYOLCUYOLUNDAGEREKUYKUNUNŞİİRİ.
(KISACA AŞK BÜLBÜLÜ*)
kesinlikle!
senin, senin o güzel ellerinde…
ve ama ellerinde değil aşk, ey sevgili!

sen orda şeydasın aşk bülbül
ben olsam orda aklımda karagül
ah şimdi burada olsan da konsan dallarıma

sanma ki aşk senden büyük,
sen aşktan daha büyüksün.
aşkı iki satırlık öykü bellesen
senin aşkın olur mısıra ipek yolu
onun için kahretme sakın
kervanında acı ile yol yürüdüysen
kanı şaraptı deyip içen utansın
ve tarlakuşu öldüren bir kafes ise dünya gözlerine
vur duvarlarına dünyanın
görmeyen bilmeyen duymayan usansın
görsün alem görsün ölürümde özgürlük diyen bir can görsün

uyan yorgunsa sesin,
uyanır sana yine çiçekler
her bahara yetişir onlar
girer burnumuza şenliği yine
girer kitaplarımızın ortasında kurur yine

uyur geceleyin
geceleyin çıplak uyur çiçekler
sever mevsimlerin çığlığı yağmuru, sever
yoksa üstü başı tacı yanar
gülü goncası menekşesi yanar
(ben nergis severim, sen orkide)
yoksa içi yanar
içi yanar

ey özlemi yağmurdan sevgili!
sakın çiçeklerin solmasın…
o yağmur ki en çok senin mevsimine yağar
senin kıraç topraklarına yağar
senin aşkının düz ovasında,
kır çiçeklerine de yağar, yerin derinliklerine de
kalbinin grizularına da
işte şimdi bana
al gel!...
umudunun mağmasından
bi çığlık alda gel sevgili
kanayan ten yaralarımızı acıtmadan sar beni
kuşkuyu göğsünden yık artık

-dinle beni prenses
gözlerine bakarsam çok fena olur ha
bak üşütürüm sokaklarında sonra
bi kedim bile yok şimdi senin
gözlerinin değdiği mısır sokaklarında
biliyor musun,
anlıyor musun
şiir değil aslında bu
anlıyor musun?

ırmak değil hani
akıyor musun

bi çift şehlâ göz saklı senin şeyda gözlerinde
sobelendin
anlıyor musun…
yok anlamıyorsan bak söyle
kalkıp gideyim.
(*Şeyda: Aşk bülbülü)

Sonra ne mi oldu?
(Gecesabahadönüncebülbülsustugülbüzüldü.)